Istanbul Modern 20161111

Kasım 18, 2016




Aslında bu yazıyı daha önce paylaşmayı düşünsemde klasik bir üşengeçlikle sürekli erteledim, ta ki bu güne kadar. En yakın arkadaşlarımdan biriyle üniversiteye başladığımız günden beri artık sergilere, tiyatrolara veya konferanslara katılacağımıza dair birbirimize söz vermiştik. Bizim deyimimizle 'Kültürlenmek için' gidilecekti bu tarz yerlere elbette.. Ancak bir türlü bu düşüncemizi işleve sokamadık. Sonunda okul çıkışında üniversiteden iki arkadaşım ve 'kültürlenmek için' sözleşmiş olduğum en yakın arkadaşımla beraber İstanbul Modern'e gittik. Elbette şantiye alanının arka tarafında bulunduğu için yerini bulmakta biraz zorlandık.


İlk giriş kısmında pek çok güzel tablolar ve fotoğraflar bulunuyordu. Sanıyorum ki giriş katında bulunan neredeyse bütün tabloların fotoğraflarını çektim. Burada hepsini paylaşmak istesem de biraz abartı olacağı kanaatine vardım ve en çok beğendiklerimi -ya da en güzel fotoğrafladıklarım diyelim- sizlerle paylaşmakta karar kıldım. Üstte bulunan ilk fotoğraftaki tablo aslında alt katta bulunuyor. Tablonun adı 'Direniş' , sebebini tam olarak açıklayamadım bir şekilde beni etkileyen tablolardan veyahut resimlerden biri diyebilirim. Bir maymunun resmedildiği bu tablonun bana çağrıştırdığı şey sizlere biraz garip gelebilir ama söylemeden geçemeyeceğim. Pek çok bilim kurgu filminde gördüğüm üzere hayvanlar arasında genetik benzerlikten ötürü üzerinde en çok deneyler yapılan maymunun olması ve uğradıkları işkencelere karşı direnişlerini çağrıştırdı. (bknz. maymunlar cehennemi) Diğer fotoğrafta bulunan fotoğraf ise hamamdaki amca fotoğrafından sonraki favorim diyebilirim. Tam olarak bende ne çağrıştırdığını söyleyemeyeceğim ama nedense insanı etkileyen bir havası var diyebilirim.



İtiraf etmem gerekirse sergiler arasında en çok beğendim kısım 'İnsan İnsanı Çekermiş' oldu. Sebebi belki de fotoğraf çekmeyi sevdiğim için veyahut gerçekten de harika fotoğrafların bulunmasından ötürüdür, bilinmez. Yukarı da bahsettiğim favori fotoğraf, hamamdaki amca. Fotoğrafın asıl adını anımsayamadığım için kendi uydurduğum ismi söylemek istedim. Çok yaratıcıyım, farkındayım.. Peki neden favorim mi? Bilmiyorum. Yalnızca bildiğimiz tipik bir amca ancak nedense sergiyi gezerken o ilk gördüğüm anda yüzümde oluşan anlamsız gülümseme ve 'Aa, amca hamamda.' gibi verdiğim o anlamsız tepkiden sonra inanıyorum ki favorim olmalıydı.


Sisler içinde, karanlık sokakta bir kadın ve kendinden emin duruşuyla keskin, sert bakışları ve güçlü duruşuyla bir kadın. Sizce de çok hoş bir uyum değil mi? Fotoğraf çekmeyi seven biriyim ancak sanıyorum ki şuana kadar hiçbir şekilde insanlarda böylesine güçlü hissiyatlar oluşturacak veyahut düşündürecek fotoğraflar çekemedim. Umut ediyorum ki gelecekte bir gün bende böyle fotoğraflar çekeceğim. Bir umut işte.. Konuyu yine dağıttım. Evet, farkındayım. Fotoğraflara dönecek olursak; yalnız başına bir kadın.. Melankolik bir havası var. Sizce de öyle değil mi? Diğerinde ise kararlılık ve sert duruşuyla hiçbir şeyden ödün vermeyen bir kadın... Aslında amacım bu yazıyı yazarken fotoğrafları veyahut tabloları yorumlamak değildi, ancak bir anda kendimi tam olarak bunu yaparken buldum. Çok garip.. 



Yazıma son noktayı ise yine çokça beğendiğim ve yüzümde en az fotoğraftaki teyze kadar olmasa da sıcacık bir gülümseme oluşturan şu güzel iki fotoğrafla koymak istiyorum. Birinde çarşaflı kadınlar arasında bembeyaz eşarbıyla -sanırım eşarp veya tülbent deniyordu, ama emin değilim- kadraja insanın içini ısıtan ve huzurlandıran gülümsemesiyle bir teyze ve aşağısında ise kadınların zor şartlarda çalışmasını konu alan, beni ise hüzünlendiren bir fotoğraf var. Kadının yüzündeki yorgun ve yıpranmış ifade, arkadakiler koyun veyahut keçilerin fotoğrafa kattığı karmaşa ya da uyum(?) hangi kelimeyi kullanmam gerektiği konusunda emin değilim. Doğrusu bende uyandırdığı hissiyatı ise tam anlamıyla anlatamadım. Ancak özetle bu iki fotoğraftan biri vücudumu mutlulukla sarmalarken bir diğeri ise hüzünlendiriyor. Yine de ikisinin zıt duygular yaşatmasına rağmen uyumu öylesine güzel ki, sanki birbirlerinden ayrılamaz iki önemli objeymiş(?) gibi. İtiraf etmeliyim ki yine doğru kelimeyi bulamayıp obje dedim. Bu ne kadar doğru bir tanım oldu bilemiyorum, ama aklıma bundan daha iyisi gelmediği için böyle bırakıyorum ve yazımada artık bir son veriyorum. Sizde bizler gibi kültürlenmek istiyorsanız eğer, uğramanız gereken yerlerden biride elbette İstanbulModern. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere efenim, esen kalın..

melle. rêveur





You Might Also Like

0 yorum

Facebook

Flickr Images

Subscribe